BULAŞICI SARILIK (VİRAL HEPATİT) HASTALIKLARI HAKKINDA MERAK ETTİKLERİNİZ

 BULAŞICI SARILIK (VİRAL HEPATİT) HASTALIKLARI HAKKINDA MERAK ETTİKLERİNİZ

 

ü  Bulaşıcı sarılık nedir?

ü  Nasıl bulaşır?

ü  Belirtileri nelerdir?

ü  Nasıl korunuruz?

ü  Bulaşmışsa ne yapmalıyız?

 

 

                         Hazırlayan

                          Doç. Dr Selma Tosun

         İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

        Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

                                   &

                   ERİŞKİN AŞI DERNEĞİ

                               

      

 

 

BULAŞICI SARILIK (VİRAL HEPATİT) NEDİR?

hepeye

Sarılık hastalığına yol açan ve tıp dilinde ''virüs'' denilen mikropların karaciğeri etkilemesi sonucu ortaya çıkan hastalık tablosuna bulaşıcı sarılık denmektedir. Bu mikroplar değişik yollarla kişiden kişiye bulaştığı için bulaşıcı sarılık adı verilmektedir. Bulaşıcı sarılık hastalığı değişik mikroplarla oluşur ve en sık görülen sarılık hastalıkları A,B,C,D,E tipi sarılık diye alfabetik olarak isimlendirilmiştir. Bunların dışında bulaşıcı sarılık oluşturan başka mikroplar da vardır. Ama en sık rastlanan bulaşıcı sarılık tipleri A,B ve C tipi sarılık mikroplarıyla oluşmaktadır.

SARILIK MİKROPLARI NASIL BULAŞIR ?

Bulaşıcı sarılık mikroplarının bazıları ağız yoluyla (mikroplu yiyecek ve içeceklerle) bazıları da daha başka yollarla bulaşır. A ve E tipi sarılık yapan mikroplar daha çok hasta kişilerin dışkısı ile kirlenmiş yiyeceklerin yenmesi,  dışkıyla temas etmiş sularla yıkanan yiyeceklerin yenmesi, kirlenmiş su ya da içeceklerin içilmesi, ayrıca hastaların  kirli elleriyle ve kirlenen eşyalarla (bardak,kaşık,çatal,havlu gibi) diğer kişilere bulaşır. A tipi sarılık mikrobu dış ortam koşullarına oldukça dayanıklı olduğu için bu hastalıktan  korunmada temizlik kurallarına kesinlikle uyulması ve her ortamda, her koşulda  el temizliğine  özen gösterilmesi şarttır. Özellikle tuvaletten çıktıktan sonra el yıkama çok önemlidir.

B tipi sarılık mikrobu kişiden kişiye kan yoluyla; hamile kadınlardan bebeğine doğum sırasında bulaşabildiği gibi cinsel ilişki yoluyla da bulaşmaktadır. Bunların yanısıra ortak kullanıldığı takdirde jilet, ustura, manikür-pedikür aleti, diş fırçası gibi kanla temas edebilen maddeler yoluyla da bulaşabilir.

C tipi sarılık büyük oranda kan  yoluyla bulaşmaktadır.

D tipi sarılık da genel olarak kan yoluyla bulaşır ve bu sarılığın oluşması için kişinin daha önceden B tipi sarılık geçirmiş ve taşıyıcı kalmış olması ya da B tipi sarılık mikrobu ile D tipi sarılık mikrobunun aynı anda vücuda girmesi  gerekir. Başka bir deyişle kişi B tipi sarılıktan korunursa aynı zamanda D tipi sarılıktan da korunmuş olur.

 

 

 

 

 

B VE C TİPİ SARILIK MİKROPLARININ BAŞLICA  BULAŞMA YOLLARI ŞUNLARDIR

Deri bütünlüğünün bozulduğu durumlarda

(kesik, sıyrık,  açık yara varlığı gibi) hasta kişinin kan ve vücut sıvılarıyla ile yakın temas,

Gebelik veya doğum sırasında mikrobu taşıyan anneden bebeğe bulaşma

http://tbn3.google.com/images?q=tbn:ipmbKfW_WAq9BM:http://news.bbc.co.uk/media/images/38262000/jpg/_38262981_heroinuser150.jpg

Ortak enjektör kullanımı (uyuşturucu bağımlıları) veya hastaya  enjeksiyon yaptıktan sonra kazayla enjektörle yaralanma

Uygun şekilde steril edilmeyen yani özel işlemlerle mikrobu giderilmeyen malzemelerle yapılan diş çekimi ve diş tedavisi girişimleri

Uygun şekilde steril edilmeyen malzemelerle yapılan cerrahi girişimler

Cinsel temas (karşı cinsle veya aynı cinsle

Aile içi yakın temas (ortak kesici delici malzemelerin kullanımı ile)

http://tbn1.google.com/images?q=tbn:efBVkN_aPwPNuM:http://nose-piercings.net/wp-content/uploads/2008/06/double-nose-piercing.jpg

http://tbn2.google.com/images?q=tbn:j5FSrf2PaAJJsM:http://www.fad.ro/thumbsmare.php%3Fid%3D459.jpg

Mikroplu/kirli malzemelerle yapılan kulak deldirtme , akupunktur /dövme/ hızma vb. uygulamaları.

Kan nakli ile (mikroplu kanın veya kan ürünlerinin verilmesi)

Kan kardeşliği

Bazı yörelerde uygulanan enseyi-alnı-dilinin altını kestirme işlemleri

 


BULAŞICI SARILIK HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Sarılık mikropları vücuda girdikten sonra tiplerine göre 1 aydan  6 aya kadar uzanan bir kuluçka dönemi sonrasında sarılık hastalığına yol açarlar. Sarılık hastalığı geçiren herkeste gözlerde ve deride belirgin sararma, idrar renginin koyulaşması, dışkı renginin açılması gibi belirgin klinik bulgular olmayabilir. Hastaların bir kısmında  nezle-grip benzeri yakınmalar, baş-kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bulantı-kusma gibi belirtiler olur ve kişi sarılık  olduğunu aklına bile getirmez. Bazı hastalarda ise hiçbir belirti olmadan  sarılık geçirilebilir. Özellikle B tipi sarılık geçiren hastaların çoğu hastalığı  farkına  varmadan geçirirler ve bu kişilerin  bir kısmı farkına varmadan hastalığı vücutlarında taşımaya devam ederler. Kişinin sarılık mikrobunu taşıdığı daha sonra tesadüfen yapılan bir kan tetkiki sırasında (kan bağışı yaparken, başka bir nedenle tetkik yaptırırken, ameliyat öncesi tetkik yapılırken  vb) ortaya çıkar.


Bir kişinin bulaşıcı sarılıklardan  herhangi birini geçirip geçirmediğini ve özellikle B tipi sarılık taşıyıcısı veya C tipi sarılık hastası olup olmadığını  öğrenmesinin tek yolu kan tetkiki yaptırmaktır.

http://tbn0.google.com/images?q=tbn:A2UIJd2x_qopWM:http://www.dmeq.com/upload/Image/haberler/92/karaciger-kanserinde-erken-teshis.jpg


 


SARILIK HASTALIĞI GEÇİRİLDİKTEN SONRA NE OLUR ?

A TİPİ SARILIK:  A  tipi  sarılık toplumumuzda oldukça yaygın görülmekte olup genellikle çocukluk yaş grubunda ve çoğunlukla  da  farkına  varılmadan  geçirilmektedir. Bir kez A tipi sarılık geçirip vücutta koruyucu maddeler (antikor) oluştuktan sonra ömür boyu kalıcı bağışıklık gelişir ve kişi bir daha A tipi sarılık geçirmez.

Son yıllarda temizlik koşullarına daha fazla dikkat edilmesi, birçok evde/kurumda temiz su kaynaklarının bulunması, kanalizasyonların daha güvenli yapılması gibi nedenlere bağlı olarak A tipi sarılık mikrobu ile küçük yaşlarda  karşılaşma oranı azalmıştır. Böylece mikropla karşılaşma daha büyük yaşlarda (ergenlik  dönemi, genç erişkin dönem gibi) olmaktadır. Yaş ilerledikçe A tipi sarılık hastalığının seyri daha ağır olduğu ve komplikasyonlar (hastalığa bağlı sorunlar)  daha fazlalaştığı için bu konuya dikkat edilmesi ve bu yaşlara kadar  hastalıkla karşılaşmamış kişilerin aşılanarak korunması gerekmektedir.

Bu verilerin ışığında lise-üniversite öğrencisi bir gencin, veya genç erişkin bir kişi, özellikle de sosyoekonomik ve kültürel düzeyi yüksek bir ortamda yaşıyorsa A tipi sarılık hastalığını geçirip geçirmediğini öğrenmek  için kan tetkiki yaptırmasını ve eğer henüz hastalığı geçirmediyse  veya önceden aşılanmadıysa aşı yaptırarak korunmasını öneririz.

A tipi sarılık geçirip geçirmediğinizi öğrenmek için yapılacak kan tetkiki “Total anti HAV veya Anti HAV antikoru veya Anti HAV IgG” diye isimlendirilen tetkiktir. Her hastanede bu testin  farklı yazılış şekli olabilir ama sonuçta yapılacak tetkik aynıdır ve sizin A tipi sarılıkla karşılaşma durumunuzu gösterecektir. Zaten tetkik için başvuracağınız hekiminiz de size bu konuda  yardımcı olacak ve gereken tetkiki isteyecektir. Tetkik sonucunuz “Negatif veya Nonreaktif” şeklinde çıkarsa o zaman bugüne kadar A tipi sarılık mikrobuyla karşılaşmamışsınız/aşılanmamışsınız demektir. Yani  bu mikrop şu anda veya daha sonra herhangi bir zamanda vücudunuza girerse kolayca  A tipi sarılık geçirebilirsiniz anlamına gelir.

A tipi sarılık hastalığı çocukluk döneminde genellikle hafif geçirilir ama yaş ilerledikçe daha sorunlu geçirilmeye başlanır. Hele 40-50 yaş ve daha sonrasında geçirilirse daha da ağır geçirilip bazen ölümle bile sonuçlanabilir.

Bugüne  kadar A tipi sarılık geçirmemişseniz ve eğer  şu anda A tipi sarılık geçirirseniz hastalığın nasıl seyredeceğini önceden kestirmek güçtür. Genellikle küçük çocuklar bu hastalığı daha hafif geçirmekte ama yaş ilerledikçe hastalık daha sorunlu  geçirilmektedir. Özellikle  orta yaşlı veya yaşlı kişi  oldukça ağır geçirebilir.

A tipi sarılık geçirirken bazı hastalarda gözle görülür bir şekilde sararma hiç oluşmayabilir; bu durum özellikle küçük çocuklarda daha fazladır. Daha büyük yaşlarda da gözle görülür sarılık olmadan hastalık geçirilebilir veya gözlerinizde-cildinizde sararma, bulantı, aşırı kusma, aşırı halsizlik, karaciğer tahlillerinde bozulma, iştahsızlık, ateş, bazen vücutta kaşıntı gibi belirtileriniz olabilir ve bunlar çok rahatsız edici olup bazen hastaneye yatmayı gerektirebilir. Bazen de hastalık uzar ve kişi ancak 20-30 günde normal hale döner. Hastalanan kişi bir öğrenci ise büyük olasılıkla  okuldan ve derslerden/sınavlardan yaklaşık 15-30 gün uzak kalacak demektir. Çalışan kişiyse rapor almak zorunda kalacaktır. Üstelik nadiren de olsa hastalığa bağlı bazı komplikasyonlar (sorunlar) da oluşursa konu daha fazla önem kazanacaktır.

Sonuç olarak  korunmak için güvenilir bir aşısı olan bu hastalıktan korunmak için aşı yaptırmak çok daha uygun, ekonomik, akılcı ve yararlı olacaktır.

                B TİPİ SARILIK (HEPATİT B)

B tipi sarılık hastalığı hem tüm dünyada hem de ülkemizde halen oldukça  önemli  bir sağlık  problemidir. Çünkü ülkemizde yaklaşık olarak her üç veya dört kişiden biri bu mikropla karşılaşmıştır ve yine bölgelere göre değişmekle birlikte kişilerin %2-12’sinde (yani her 100 kişiden 2 ile 12’ sinde) B tipi sarılık hastalığını geçirdikten sonra taşıyıcılık gelişmektedir. Ülkemizde hepatit B taşıyıcılığı yaklaşık %5 civarında kabul edilmektedir. B tipi sarılık taşıyıcılığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşayan veya bu bölgelerden göçle gelen kişilerde belirgin olarak daha fazladır. Yine Balkan ülkelerinden göç etmiş kişilerde daha yüksek orandadır.

B tipi sarılık hastalığının en önemli özelliği hiç farkına varmadan da geçirilebilmesi  ve hastalığı geçiren herkesin tümüyle iyileşmeyip bazı kişilerin vücudunda mikrobun kalmaya devam etmesidir. Bu duruma hepatit B taşıyıcılığı denmektedir. Hepatit B taşıyıcılığı olan kişilerin bir kısmında zaman içinde kronik müzmin=süregen) karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri gelişme riski daha fazladır.

Sarılık  taşıyıcısı olarak  kalan yani mikrobu vücudunda taşıyan kişiler genellikle bunun farkında değildir ve yine bu nedenle etraflarına bilmeden hastalığı bulaştırabilirler.

 B tipi sarılık hastalığı erişkin dönemde  geçirilirse genellikle hastaların çoğu tümüyle iyileşir ve bir sorun kalmaz, sarılık taşıyıcılığı az sayıda kişide  (%10) gelişir.  Ancak eğer bir gebede  B tipi sarılık taşıyıcılığı varsa ve gereken önlemler alınmazsa bebeğe B tipi sarılık mikrobu doğum sırasında bebeğe de bulaşır ve bebek de B tipi sarılık taşıyıcısı-hastası olabilir. Bu bebeklere doğumdan hemen sonra aşı ve özel bir serum yapılmazsa bu bebeklerin %90-95’ i taşıyıcı kalır. B tipi sarılık mikrobu  doğum sırasında bulaşırsa bu bebeklerin ileride karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri olma olasılıkları çok yükselmektedir. Bu nedenle her  gebenin  gebeliğinin  hangi  ayında  olursa  olsun  mutlaka  sarılık  taşıyıcısı  olup  olmadığının  belirlenmesi yani HBsAg bakılması  ve eğer HBsAg pozitifliği saptanırsa  bebeğe doğar doğmaz sarılık aşısı ve bu hastalığa ait özel serumun yapılması  kesin olarak  gerekmektedir.

     Eğer sizin de annenizde B tipi sarılık hastalığı varsa ve anneniz bunu bilmiyorsa farkında olmadan size de (ve varsa diğer kardeşlerinize de) mikrobu doğum sırasında bulaştırmış olabilir. Yine aynı ailede birlikte yaşadığınız kişilerden herhangi birinde hepatit B mikrobu varsa ondan da size bulaşma olmuş  olabilir (özellikle ortak malzeme kullanımı ile). Berbere gittiğinizde başka müşteriye kullanılmış jilet/ustura/kan taşı ile bulaşma olabilir. Cinsel ilişki de B tipi sarılık mikrobunun önemli bulaşma yollarından biridir.

Tüm bu yollarla size de herhangi bir şekilde B tipi sarılık mikrobu bulaşmış olabilir. Eğer bugüne kadar size B tipi sarılık mikrobu bulaşmamışsa çok şanslısınız demektir. Ama bu şansınızı fazla zorlamamalısınız. Çünkü yukarıda sayılan riskler bundan sonra da size herhangi bir zamanda  B tipi sarılık mikrobunun bulaşmasına yol açabilir. Bu nedenle bu mikrobun bulaşma ve korunma yollarını çok iyi öğrenmeniz ve korunmanız sizin yararınıza olacaktır.

Bir  kişinin  sarılık  geçirip geçirmediği  ve  B  tipi  sarılık  taşıyıcısı  olup olmadığı  sadece yapılan  kan  tetkikleri  sonucu  anlaşılır. Sarılık mikropları farklı mikroplar olsa  bile oluşturdukları tablo benzer olduğu için kan tetkiki yapmadan kişinin hangi tip sarılığı geçirdiğini söylemek (A, B veya C tipi sarılık şeklinde) mümkün değildir. Sarılık hastalığına yol açan mikrobun hangisi olduğunu anlamak için ELISA=EIA denen test yöntemi sıklıkla kullanılmaktadır. ELISA (EIA)  yöntemi bir test yöntemi olup  sarılık hastalığının yanı sıra  AIDS hastalığı, kızamık, kabakulak, kızamıkçık gibi pek çok hastalığın teşhisinde de  kullanılan bir yöntemin adıdır. Bu test ilk kez halk tarafından AIDS testinin tanısında kullanılan bir test olarak duyulduğu için yanlış olarak sanki sadece AIDS testi tanısında kullanılan bir testmiş gibi düşünülmektedir. Oysa ELISA, sadece uygulanan yöntemin adıdır.

     B tipi sarılık hastalığını geçirip geçirmediğinizi öğrenmek için de yapılacak tetkikler “HBsAg, anti HBcIgG ve antiHBs” tetkikleridir. Bu testlerin ne olduğunu sizin öğrenmenize gerek yoktur, zaten doktorunuz sizden bunları isteyecektir. Bu tetkikler yapıldığında eğer HBsAg ve  anti HBcIgG  testleri pozitif (reaktif) çıkarsa sizde B tipi sarılık taşıyıcılığı/hastalığı var demektir ve ileri tetkikiniz/takibiniz gerekir.

     Eğer anti HBcIgG ve antiHBs testleriniz pozitif (reaktif) çıkarsa size daha önce herhangi bir şekilde B tipi sarılık mikrobu bulaşmış yani hastalanmışsınız ama hastalığı atlatıp bağışıklık kazanmışsınız demektir. Bu durumda normal, sağlıklı bir bireyin bir şey yapması gerekmez.

Eğer HBsAg, anti HBcIgG ve antiHBs  testlerinin hepsi negatif çıkarsa o zaman henüz B tipi sarılık hastalığı mikrobuyla karşılaşmamışsınız demektir. Ama bundan sonra karşılaştığınızda hastalanabilirsiniz anlamına gelir. O nedenle mikrop vücudunuza girmeden aşılanarak korunmanız en doğru yaklaşımdır.

C TİPİ SARILIK:  Bir  kişinin  C tipi sarılık  geçirip geçirmediği tıpkı diğer sarılık tiplerinde olduğu gibi  sadece yapılan  kan  tetkikleri  sonucu  anlaşılır. Ancak  C tipi sarılık geçirildiğinde kişinin kanında bağışıklığı (koruyuculuğu) sağlayacak maddeler oluşmaz. Yani test sonucunda kişide antiHCV pozitif (reaktif) çıkar ama bu sonuç kişinin C  tipi sarılıktan korunduğunu göstermez, tersine kişide C tipi sarılık mikrobu olduğunu gösterir.  C tipi sarılık taşıyıcısı olan kişilerde de ilerde kronik karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri gelişebilme olasılığı  oldukça yüksektir. Hatta C tipi sarılık hastalarında siroz ve kanser oranı daha yüksektir.

Bir kişiye yapılan tetkiklerde antiHCV testi pozitif saptanırsa mutlaka bu konunun uzmanı olan bir hekime başvurması ve daha ileri tetkiklerin yapılması gerekir. C tipi sarılık çoğunlukla kan nakli /kan yoluyla geçer. Yine böbrek diyaliz cihazına girenlerde, uyuşturucu kullananlarda, bazı özel hasta gruplarında daha yüksek oranda görülür. Cinsel ilişkiyle, gebe anneden bebeğe geçiş şeklinde ve ortak kesici delici malzeme kullanımı yoluyla da bulaşabilir. C tipi sarılıktan koruyucu aşı henüz yoktur.

D TİPİ SARILIK:  D tipi sarılık mikrobu sadece B tipi sarılık mikrobu olan kişilerde hastalık yapar. Bu hastalık iki şekilde oluşur: Ya önceden B tipi sarılık hastası olan hastaya daha sonra D tipi sarılık mikrobu bulaşır ve ek hastalık yapar. Ya da B ve D tipi sarılık mikroplarının ikisi birden aynı anda kişiye bulaşır ve birlikte hastalık oluştururlar.  Tabi her iki durum da  hastalığın daha da ağır seyretmesine yol açar. D tipi sarılık geçirenlerde de koruyucu bir bağışıklık oluşmamaktadır. B tipi sarılık aşısı olup korunan kişiler bu nedenle D tipi sarılıktan da korunmaktadır.

E TİPİ SARILIK:  E tipi sarılık ülkemizde çok yaygın değildir. E tipi sarılıkta kişinin kanında oluşan koruyucu maddeler bazen birkaç yıl sonra kaybolmaktadır. Bu  sarılık özellikle gebelikte geçirildiğinde oldukça ağır seyretmekte ve bazen gebenin  ölümüne yol açabilmektedir. E tipi sarılık aşısı sadece Çin’de mevcuttur.

B VE C TİPİ SARILIK MİKROBUNU TAŞIYANLAR  NE YAPMALIDIR ?

  B ve C tipi sarılık taşıyıcılığını tümüyle ortadan kaldırmak için günümüzde bilinen bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak taşıyıcı kişilerin öncelikle ayrıntılı şekilde tetkiklerinin yapılıp hastalık düzeyinin belirlenmesi ve bundan sonra da düzenli olarak izlenmeleri şarttır. Böylece izlem sırasında tetkiklerde oluşan herhangi bir değişiklik erken dönemde fark edilecek, hastalığın seyrine göre  gerekli  tetkikler  eklenecek ve gerekirse tedaviye başlanacaktır. Kronik hepatit B hastaları ve kronik hepatit C hastaları bazı kan tetkiklerindeki değişikliklere bakılarak gerektiğinde ilaç tedavisine alınmaktadır. Uygulanan ilaçlar iğne ve ağızdan kullanılan hap şeklinde tedavilerdir ve hastayı izleyen doktor gerektiğinde  hastanın durumuna uygun tedaviyi vermektedir.

 “Sessiz hepatit B taşıyıcılığı:İnaktif taşıyıcı” dediğimiz durumda herhangi bir ilaç tedavisi gerekmemektedir. Ancak bu kişilerin de düzenli aralarla ve en geç 6 ayda bir olmak üzere ilgili doktora gidip kan tetkiki ile kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir. Çünkü sessiz seyreden hastalık herhangi bir zamanda alevlenebilir ve bu durum ancak kan tetkiki ile anlaşılabilir.

 B tipi sarılık taşıyıcısı olan kişinin eşi ve çocukları başta olmak üzere aynı evde yaşayan diğer bireylerin ve aynı evde yaşamasalar bile taşıyıcı kişinin anne, baba ve kardeşlerinin de en kısa zamanda kan tetkiklerinin yapılıp sonuçlara göre B tipi sarılık için aşılanması kesinlikle gereklidir. Hepatit B taşıyıcılarının  yakınlarının aşılanması Sağlık Bakanlığı tarafından  Aile Hekimleri, Toplum Sağlığı hekimleri ve Devlet Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları Klinikleri aracılığıyla ücretsiz olarak yapılmaktadır.

Tetkikler sırasında diğer aile bireylerinde de o zamana kadar fark edilmeyen yeni taşıyıcılar/hastalar sıklıkla çıkmaktadır. Bu nedenle aile taraması kesinlikle ihmal edilmemelidir.

 B ve C tipi sarılık taşıyıcısı olan kişilerin hiçbir şekilde kan bağışında bulunmaması gerekir, bunun yanısıra bu kişilerin kanıyla  temas eden malzemelerin  (jilet, ustura, manikür-pedikür aleti, küpe, hızma, diş fırçası, makas, vb) başka kişiler tarafından kesinlikle  ortaklaşa kullanılmaması gerekir.

B tipi ve C tipi sarılık taşıyıcısı veya hastası olan kişilerin tabak, kaşık, çatal, havlu vb malzemelerinin ayrılması gerekmez. Çünkü B ve C tipi sarılık mikroplarının  yeme içme yoluyla bulaşmadığı bilinmektedir.

B tipi ve C tipi sarılık taşıyıcısı kişilerin düzenli takiplerinin yapılması gerekir. Normal koşullarda bu kişilerin yaşamlarında herhangi bir değişiklik yapmaları gerekmez, yalnızca alkolün hiç alınmaması önerilir. Yürüyüş, spor vb aktiviteleri yapabilirler. Ancak bu aktiviteleri yaparken yorgunluk halsizlik gibi belirtiler ortaya çıkarsa kontrol zamanından önce başvurmaları uygun olur.

 B tipi sarılık taşıyıcısı kişi eğer hamile ise bebeğine doğumdan sonraki ilk 6 saat içinde aşı ve hastalığa ait özel bir serum mutlaka yapılıp sarılık aşısı şeması sonuna kadar düzenli olarak tamamlanmalıdır. Böylelikle anne B tipi sarılık taşıyıcısı olduğu halde doğan bebeğin hasta ve taşıyıcı olması önlenmektedir. Aksi halde doğacak bebek de yüksek olasılıkla bu hastalığın taşıyıcısı olur ve yukarıda da belirtildiği gibi bu hastalığın mikrobu doğar doğmaz vücuda girerse kronik (müzmin) karaciğer hastalığı, siroz, karaciğer kanserine yakalanma riski çok daha yüksek olmaktadır.

C tipi sarılık taşıyıcılarının eşleri ve çocukları da bu hastalık açısından test edilmelidir ve zaman zaman tetkikler tekrarlanmalıdır.

C tipi sarılıktan korunmak için  şu anda  bir aşı  bulunmamaktadır.

BİR  KEZ  SARILIK  GEÇİRMİŞ  OLMAK  DİĞER  SARILIKLARDAN  KİŞİYİ KORUR MU?

Hayır. Kişi, hayatında birkaç kez değişik sarılık tipleriyle  hastalanabilir. Örneğin A tipi sarılık geçiren biri, B tipi sarılık mikrobuyla karşılaşırsa ve bu hastalığa karşı aşılı değilse B tipi sarılık da geçirir. Ya da E tipi sarılık geçirmiş olan biri, A tipi sarılık mikrobuyla karşılaşırsa ve bu hastalığı daha önce geçirmemiş ya da bu hastalığa karşı aşılı değilse A tipi sarılığı da geçirir.

Yani her mikrobik sarılık  tipi geçirildiğinde ancak o geçirilen sarılık tipine karşı bağışıklık kazanılır, diğer sarılıklardan korunma  sözkonusu olmaz. Aşı yapıldığında da sadece yapılan aşıya ait sarılık tipinden korunma sağlanır.

SARILIK TİPLERİ BİRBİRİNE DÖNÜŞÜRMÜ ?

Hayır, böyle bir şey yoktur. Sarılık mikropları alfabetik olarak isimlendirilmiştir ve her biri ayrı bir mikrop tarafından oluşturulur ve birbirine dönüşmez. Yani A tipi sarılıktan C tipine dönmek, C tipinden B tipine dönmek gibi bir durum söz konusu değildir. Ancak D tipi sarılık hastalığının oluşması için mutlaka B tipi sarılık mikrobunun da olması gerekir, bu mikrop tek başına hastalık yapamaz.

BULAŞICI SARILIKLARDAN KORUNMAK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR  ?

sarilik2  http://tbn0.google.com/images?q=tbn:ObsQUFk4HD1t7M:http://www.kayserikent.com/images/el_yikama.jpg

Bulaşıcı sarılıklardan korunmanın başta gelen kuralı temizlik kurallarına tam anlamıyla uymaktır. Özellikle dışkıyla kirlenmiş yiyecek içecek ve sularla bulaşan A ve E tipi sarılıklardan korunmanın birinci kuralı tuvaletten çıktıktan sonra ellerin çok iyi yıkanmasına dikkat etmek; temizliğine güvenilmeyen  yiyecek ve içecekleri tüketmemek, çiğ yenen sebze ve meyvaların temiz su ile özenle yıkanmasını sağlamak şeklindedir.

B ve C tipi sarılıklardan korunmak için de öncelikle başkalarına ait jilet, ustura, tırnak makası, manikür-pedikür malzemesi, hızma  vb malzemelerin ortak kullanılmaması  korunmada dikkat edilecek konulardan biridir. Son zamanlarda çok yaygınlaşan piercing, dövme gibi uygulamalar da mutlaka steril (mikropsuz) aletlerle ve herkes için ayrı malzeme kullanılarak yapılmalıdır, aksi takdirde sarılık mikropları (özellikle B ve C tipi sarılık) bu malzemeler yoluyla da kişiden kişiye bulaşır.

Hastalıklardan korunmanın bir başka yolu da eğer aşısı varsa o hastalığa karşı önceden aşılanmaktır. Halen B ve A tipi sarılıklardan korunmak için aşılar vardır ve ülkemizde de bulunmaktadır.

A tipi sarılıktan korunmak için 18 yaşın altındaki kişilere 6 ay arayla; daha büyük kişilere 1 yıl ara ile 2 tane aşı yapılması yeterlidir. Bu amaçla piyasaaki herhangi marka bir hepatit A aşısının erişkin için olanını alıp herhangi bir sağlık kuruluşunda yaptırabilirsiniz. Aşıyı eczaneden alırken buz aküsü eşliğinde isteyiniz ve aşıyı yapacak sağlık kuruluşuna da bu şekilde en kısa zamanda götürünüz. Tüm aşılar sıcakta veya çok soğukta (yani donunca) bozulup etkinliğini yitiririr, o nedenle belli bir ısıda korunmaları gerekir. Aşı  omuz kasından yapılır, önemli bir yan etkisi olmayıp nadiren en fazla 1 gün (çok nadiren  2 gün) süren kol ağrısı yapabilir.

 A tipi sarılık hastalığını daha önceden geçirip bağışıklık kazanmış veya önceden aşılanmış birinin tekrar aşılanmasında hiçbir zararlı etki oluşmamaktadır. Ancak ekonomik olarak gereksiz yere aşı yaptırmamak için A tipi sarılık aşısını yaptırmadan önce kan tetkiki yaptırmak uygundur.

B tipi sarılıktan korunmak için de en önemli  yol  aşılanmaktır. Dünya Sağlık Örgütü uzun yıllardır tüm dünya  ülkelerinde yenidoğan tüm bebeklerin B tipi sarılıktan korunmak için aşılanmasını önermektedir. Bu öneri doğrultusunda ülkemizde de  Sağlık Bakanlığı tarafından 1998 yılından beri tüm yenidoğan bebekler Sağlık Ocaklarında ve Aile Hekimleri tarafından ücretsiz olarak aşılanmaya başlanmıştır. Yine 2006 yılından itibaren ilköğretim ve lise öğrencileri de kampanya şeklinde hepatit B için aşılanmıştır. Halen hepatit B aşısının ilk dozu doğumda tüm bebeklere uygulanmakta, Aile hekimlerinde de kalan aşılar tamamlanmaktadır.

Hepatit B aşısı nasıl bir aşıdır, kimlere uygulanır ?

Hepatit B (B tipi sarılık) aşısı özel bir yöntemle (rekombinasyon teknolojisi) üretilen ve içeriğinde ölü ya da canlı mikrop içermeyen bir aşıdır. Hepatit B aşıları  1982 yılından beri tüm dünyada milyonlarca insana uygulanmış olan son derece etkili ve güvenilir aşılardır. Sağlık Bakanlığı 1998 yılından beri tüm yenidoğan bebeklere ücretsiz olarak hepatit B aşısı yapmakta, ayrıca risk grubu kapsamında yer alan çok sayıda kişiye yine aşıyı ücretsiz olarak uygulamaktadır. Bu  kapsamda ailesinde hepatit B taşıyıcılığı olan ve yapılan testte hepatit B hastalığının henüz kendisine bulaşmamış olduğu saptanan bir kişi Aile hekimine başvurduğunda ücretsiz olarak aşılanmaktadır. Bazı Eğitim Hastaneleri ile bazı Devlet Hastanelerinin Enfeksiyon Hastalıkları kliniklerinde de aşı yapılması gereken kişilerin hepatit B aşıları ücretsiz olarak uygulanmaktadır.

Sağlık Bakanlığının 1998 yılından beri bebeklere yaptığı yaygın  aşılama sonucu aşılanan çocuklar şu sıralarda 16  yaş civarındadır. Ayrıca Sağlık Bakanlığı bundan birkaç yıl önce (2006 yılında) ilköğretim okulları ve liselerde hepatit B aşı kampanyası yapmıştı ve  o sırada da çok sayıda çocuk/ genç aşılanmıştı.

Eğer çocuklarınız varsa ve bu yaş grubundan  küçükse büyük olasılıkla bu aşı uygulamaları sırasında aşılanmıştır. Ama daha büyük yaştaki çocuklarınız ve siz, eğer kendi isteğinizle aşı yaptırmadıysanız  şu anda kanınızda B tipi sarılıktan koruyucu madde (antikor) olmama ihtimali yüksektir. Ama bu durumu kan tetkiki yaptırmadan bilemezsiniz. O nedenle kendiniz ve ailenize lütfen B tipi sarılık için tetkik yaptırınız ve testlerinizin hepsi negatif (nonreaktif) çıkarsa aşılanınız.

Eğer ailenizde (annenizde,babanızda,kardeşlerinizde, çocuklarınızda,anneannenizde, dedenizde, teyze-dayı-hala-amca, kuzenlerinizde) bir tane bile B tipi sarılık hastası, sirozlu, karaciğer kanseri olan kişi varsa kesinlikle kendinize de mutlaka tetkik yaptırınız. Ailede bir tane bile hepatit B taşıyıcısı/hastası varsa diğer aile bireylerinde de sarılık olma olasılığı 4-5 kat artmaktadır.öneminde bulaş bireylerinizde şu anda aynı evde yaşamıyor olsanız bile bu tetkikleri yaptırmanız çok önemlidir. Çünkü size veya diğer kardeşlerinize doğum sırasında veya çocukluk döneminde bulaşma olmuş olabilir.

HEPATİT B AŞISI GÜVENİLİR VE ÇOK ETKİLİ BİR AŞIDIR

  vac2  

Hepatit B aşısı  uygulanırken değişik aşı şemaları kullanılabilir. Günümüzde en yaygın kullanılan ve etkinliğini kanıtlanmış olan aşı şeması 0-1-6. aylarda birer doz aşı şeklinde uygulanan şemadır. Yani,  önce ilk aşı, bundan 1 ay sonra ikinci aşı ve ilk aşıdan 6 ay sonra da üçüncü aşı olmak üzere toplam 3 doz yapılır ve yeterli koruyucu madde bir kez oluştuktan sonra kişi bir daha ömür boyu B tipi sarılık olmaz. Bazı özel durumlarda aşı dozu ve tarihleri değiştirilebilir. Koruyucu madde (antikor) düzeyi 10 IU/ml yani 10 ünitedir. Eğer aşılanan bir kişide 10 ünite ve üzerinde koruyucu madde varsa bir daha hepatit B olmayacak anlamına gelir.

 Lütfen aşınızı yaptırarak kendinize ömür boyu geçerli bu hediyeyi verinJ. B tipi sarılıktan korunmak için yapılan aşıların güvenilirlikleri artık kanıtlanmıştır ve önemli bir yan etkileri yoktur. Bazen  bir-iki gün kadar süren kol ağrısı, nadiren hafif bir halsizlik  görülebilir.

Ailesinde B tipi sarılık hastası veya taşıyıcısı bulunan kişiler ve diğer risk grubu kapsamındaki kişiler hepatit B ‘den korunmak için Devletin bir çok sağlık kuruluşunda  ücretsiz olarak aşılanmaktadır.

Hepatit B aşınızı öncelikle Aile hekiminize  başvurararak ücretsiz olarak yaptırabilirsiniz. Eğer bu konuda sorun yaşarsanız lütfen hastanemizin (İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi) Viral Hepatit polikliniğine başvurunuz.

B tipi sarılık mikrobu olmayınca D tipi sarılık mikrobunun da hastalık yapamayacağı  göz önünde  tutulursa, B tipi sarılık için yapılan aşı, doğal olarak kişiyi D tipi sarılıktan da koruyacaktır.

B tipi sarılık hastalığını daha önceden geçirip bağışıklık kazanmış veya aşılanmış birinin tekrar aşılanmasında hiçbir zararlı etki oluşmamaktadır. Ancak ekonomik olarak gereksiz yere aşı yaptırmamak için B tipi sarılık aşısını yaptırmadan önce kan tetkiki yaptırmak uygundur.

Bundan daha önemli bir durum ise şudur: Eğer hepatit B taşıyıcısı/hastası bir kişi bu durumu bilmeden yani tetkik yaptırmadan aşılanırsa  kendisinin hastalıktan korunduğunu sancaktır, oysa hasta olduğu için aşının bir yararı olmayacaktır ve kişi de aşılandığını düşündüğü için doktora takibe gitmeyecektir. Bu nedenle mutlaka aşıdan önce tetkik yapılması gereklidir.

                             SAYIN HEPATİT HASTALARI/TAŞIYICILARI;

BAZEN SİZLERE HEPATİT HASTALIĞINI GEÇİRDİĞİ YA DA İYİLEŞTİRDİĞİ İDDİASIYLA DEĞİŞİK BİTKİSEL ÜRÜNLER, BİTKİLER, OTLAR VEYA İLAÇ DIŞI BAZI TİCARİ ÜRÜNLERİ KULLANMANIZI ÖNEREN KİŞİLER OLABİLİR. İNTERNETTE DE BÖYLE ÇOK SAYIDA REKLAM GÖREBİLİRSİNİZ. LÜTFEN KESİNLİKLE BU TÜR ŞEYLERE İTİBAR ETMEYİNİZ. BU TÜR ÜRÜNLER KİŞİYİ KARACİĞER YETMEZLİĞİNE SOKUP KOMAYA VE ÖLÜME BİLE YOL AÇABİLMEKTEDİR. O NEDENLE BU TÜR ÜRÜNLERİ-OTLARI-BİTKİLERİ KULLANMAYI DÜŞÜNÜYORSANIZ MUTLAKA  DOKTORUNUZA SORUP GÖRÜŞÜNÜZ ALINIZ, AKSİ TAKDİRDE KESİNLİKLE KULLANMAYINIZ !!!!

ÖZET OLARAK ;

·      Sarılık mikroplarından korunmak için  öncelikle temizlik ve hijyen kurallarına, özellikle el yıkamaya titizlikle uyulmalıdır.

·      Sarılık mikropları farkına bile varmadan kişiyi hasta edebilir ve kısa ya da uzun dönemde ciddi sorunlara  yol açabilir

·      B tipi sarılık hastalığı  farkında olmadan  geçirilebilir ve kişi yine farkında olmadan taşıyıcı kalabilir.

·      B tipi sarılık taşıyıcısı olan kişilerin yakın aile bireyleri  mutlaka tetkik edilip aşılanmalıdır.

·      Gerek B gerekse C tipi sarılık taşıyıcısı olan kişiler, konuyla ilgili hekime giderek bazı tetkikleri (kan tetkiki, karaciğer testleri, ultrasonografi  vb) düzenli aralarla yaptırmalıdır.

·      Gençler bu konularda aydınlatılmalı, özellikle cinsel ilişki yoluyla geçen sarılıklar konusunda bilgilendirilmelidir.


·      Evlenmek üzere iseniz lütfen her ikinizin de B tipi sarılık için tetkiklerinizi yaptırınız ve eğer tetkiklerde henüz B tipi sarılık mikrobuyla karşılaşmamış olduğunuz anlaşılırsa yani testlerinz negatif çıkarsa üç doz aşınızı mutlaka yaptırınız.


·      Gebelerin hepsine mutlaka B tipi sarılık taşıyıcılığı açısından tetkik  yapılmalıdır.

·      Jilet, ustura, tırnak makası, diş fırçası,manikür seti  ve benzeri kesici delici malzemeler  asla ortak kullanılmamalıdır

http://tbn3.google.com/images?q=tbn:CFlnRQiCZ8QBWM:http://www.haberkenti.com/news_images/jilet_facias%C4%B1_akistanbul.jpg

Eski tip kan taşı kesinlikle kullanılmamalıdır. 

http://tbn1.google.com/images?q=tbn:8pFZ8XfQlK9JHM:http://www.askermekani.com/pictures/small_kantasi679.jpg

Mutlaka kullanmak gerekiyorsa yeni tip kan taşı kullanılmalıdır

http://tbn1.google.com/images?q=tbn:fxoBPuK_qDQ1rM:http://www.ber-ber.net/dosyalar/b/e/ber-bernet/HPIM2539.jpg

BİR HASTALIĞA YAKALANIP TEDAVİSİYLE, OLUŞACAK KOMPLİKASYONLARLA (SORUNLARLA) UĞRAŞMAKTANSA O HASTALIĞA HİÇ YAKALANMAMAK EN İYİ, EN UCUZ VE EN UYGUN ÇÖZÜMDÜR

Sağlıklı günler dileklerimizle…..            

© Her hakkı Erişkin Aşı Derneği’ne aittir.